PİSA ( Ağustos 2010 / İTALYA)

Pisa kadar kıytırık bir yer görmedim! Yani şöyle; aslında Pisa Kulesi'nden başka hiç bir şey yok Pisa'da. Nasıl bir pazarlama stratejisiyse artık, çok beklenti içinde gitmiştim oraya, ama hayal kırıklığına uğramıştım..:(

Ben Floransa'dan Paris'e geçmeden önce, araya günübirlik Pisa'yı sıkıştırmıştım. Gitmeden önce, İstanbul'dan tüm organizasyon ve destinasyonda yardımcı olan, www.interfly.co dan sevgili arkadaşım Metehan, ısrarla oraya 1 gün, hatta birkaç saat ayırmamı söylemişti.Gerçekten de onun sözünü dinlemekle çok doğru yapmışım ;)

Floransa'dan, Central Station'dan,yanlış hatırlamıyorsam 40 dakikada bir Pisa'ya kalkan trenler var, 6-7 Euro gibi ucuz bir bilet alıyorsunuz ve 1 saatlik çok güzel bir tren yolculuğu yapıyorsunuz. Kahvenizi içip, camdan harika manzaraya baka baka sonra Pisa'ya varıyorsunuz.


Pisa Centrale tren istasyonundan inince, tabelalar size Pisa Kulesine nasıl gideceğinizi gösteriyor.Yaklaşık 20 dakika yürüyerek Mucizeler Meydanı'na (Piazza dei Miracolli) ya da diğer adıyla, Duomo Meydanı'na varmıştım. Tüm görülesi turistik yerler,Eğik Pisa Kulesi (Leaning Tower of Pisa) , Duomo, Çan kulesi, Vaftizhane (Baptistery), Campo Santo bu yemyeşil meydanda bulunuyor.
Bu meydanda girdiğim halka açık bir WC nin olağanüstü temiz olması, tütsüler ve mumlar ile dekore edilmiş olması gerçekten çok iyiydi. Ücretsiz olan bu tuvalet insana huzur veriyordu :)) 


Ve çevresinde tabii ki milyonlarca hediyelik eşyacı. Magnetler, Pisa Kulesi bibloları başta olmak üzere, eğer vaktiniz benim gibi çoksa, tezgahlara bakarak baya bir vakit geçirebileceğiniz bir meydan.
Her Türk, daha doğrusu her turist gibi, o anlamsız aktiviteyi, kuleyi tutuyormuş gibi fotoğraf çekme aktivitesini yaptım..Çok saçma , çok klişe, ama yine de oraya gidince yapası geliyor insanın :)


Pisa'daki Rezil Türk kızı!
İlla ki her yerde olduğu gibi, sadece birkaç saat geçirdiğim Pisa'da bile küçük bir maceram oldu :) Yorulmuştum. Duomo'da gölgeye çimlere yayılmış yatıyordum ve bir şey içiyordum, vakit geçiriyordum tek başıma. Sonra bir arı kıvırcık saçlarımın arasında dolaşmaya başladı. Beni o zamana kadar hiç arı sokmadığı için (hala da sokmadı), alerjim olup olmadığını bile bilmiyorum ve çok korkarım normalde de. Arı benimle daha da detaylı ilgilenmeye başlayınca, ben kat kat giyinmiş olduğum yarım kollu tshirt ümü ve ardından arı daha da içime girince, askılı atletimi de çıkarmak zorunda kalmıştım.Saniyeler içinde hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçmişti :) Ancak sadece 1 dakikalık bu heyecan dolu panik anım ve arıdan kurtulmak için yaptığım aktiviteler biraz ilgi çekmiş olacak ki; ben arıdan kurtulup, dünyaya döndüğümde; yan tarafta çimlerde oturan gençlerin bana sırıttıklarını gördüm..Tabi daha fazla rezil olmadan, aldım çantamı ve oradan kalktım sırıtarak :)



Benim vaktim çoktu Pisa'da. Öyle olunca turist info dan aldığım minik şehir haritası yardımıyla, nehir kenarında ve ara sokaklarda yürüyüp vakit geçirdim. Sıcak havada sırtımda taşıdığım ağır valizim bir dezavantajdı. Yorulunca dar sokaklarda ki cafelerde oturup pizza yedim. Sonra da otobüsle Pisa Havaalanının yolunu tuttum.

Özetle Pisa, pek enterasan bir yer değil. Evet aslında pek gitmeye gerek yok desem de, yine de insanoğlu o fotolarda gördüğü eğik kuleyi merak ediyor :) Kaldı ki, biz Türkiye'de; sahtekar müteahhitlerin yaptığı binaların, malzeme eksikliğinden dolayı yamulduğuna hatta yıkıldığına şahit olabiliyoruz. (Benim çocukluğumda Antalya Lara tarafında böyle bir apartman vardı, 6-8 katlı falandı herhalde. Hala var mı bilmiyorum ama içinde yaşayan aileler vardı gayet normal bir biçimde) Hal böyle olunca, kulenin üzerinde bulunduğu yumuşak zeminin çökmesi yüzünden eğrilen Pisa Kulesi biz Türkler'e o kadar da orijinal gelmemesi lazım. :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder