SEYYAH BAHAR BAŞLARKEN...



Kim alıp başını bir yerlere gitmek istemez ki? Ya da şöyle sorayım: kim hayatının en az bir döneminde çantasını alıp uzaklaşmak istememiştir? Uzun ya da kısa, uzak ya da yakın hiç fark etmez...Sadece ortam değiştirmek, belki de bazen kaçıp gitmek. Her şeyi geride bırakıp gitmek...Kızdığı kırıldığı insanları, trafiği, iş stresini karmakarışıklığı geride bırakmak istemiştir insan. Evet birkaç kilometre gidince bile bunlardan uzaklaşabilirsiniz. Ama esas sorunlar ,omuzunuzun üzerinde her daim taşıdığınız kafanızın içinde her yere beraberinizde gelir. İçinde kocamaaaaan bir dünya olan bu insan kafası, isterseniz uzaya çıkın, içinde yine sorular ve kaçmak istediğiniz düşüncelerle size eşlik edeceği için, mekan değişikliği sizi yine rahatlatmış olmayacaktır maalesef…


Evet her zaman kolay bir şey değil bu , ama benim inancım, bir  yerlere seyahat ederken, aynı zamanda içsel seyahatimizi de unutmamamız. Eğer önce içsel olarak olmak istediğimiz yerde olursak, sonrasında fiziksel olarak yer değiştirmemiz, yeni yerler keşfetmemiz, yeni insanlarla ve yeni kültürle tanışmamız çok daha keyifli olacaktır.
Canım Türkiye’min görülmeye değer çok güzel bir coğrafyası var. Güneydoğu-Doğu Anadolu Bölgesi ve doğu Akdenizi henüz görmedim, eminin oralar da çok güzeldir.Ancak benim şimdiye kadar en etkilendiğim yer Artvin. Tüm Karadenize bayılıyorum ama Artvin ayrı bir güzeldi. Bu arada aslında doğma büyüme Antalyalı olduğumu, 12 senedir de İstanbul’da yaşadığımı belirtmek isterim J

Hayat çok kısa ve daha görülecek çok ülke var. Daha fazla vakit kaybetmeden yeni yerleri keşfe çıkmak lazım! İnsan günlük hayatında başka şeylerden fedakarlık yaparak, seyahatlerinde konfor standartlarını biraz düşürerek ,minimum bir bütçe ile seyahat edebilir bence. Tabii ki bu tercihle alakalı. Ultra herşey dahil tatil köyü mantığından çok uzak bir insan olarak ben, şahsen fırsat bulduğum her arada sırtıma çantamı alıp, yeni şeyler keşfetmeyi daha cazip bulmuşumdur

Benim için seyahat etmek terapi gibi bir şey J  Gideceğim destinasyon hakkında bir şeyler okumaya araştırmaya başladığım birkaç hafta öncesinden heyecanım başlar. Uçak, tren biletlerimi alıp, kalacağım yerlerde rezervasyonumu yaptırıp, valiz hazırlığına başladıysam; zaten heyecanım zirve yapmıştır. Gezme, yeni yerler görme, keşfetme, farklı kültürleri, yaşam tarzlarını, ilişkileri ve hayata bakış açılarını görme isteği bana her zaman ayrı bir heyecan ve yaşam enerjisi katmıştır. Arkadaşlarla yapılan tatiller, yolculuklar pek tabi güzeldir, ama benim tercihim tek başına seyahat etmek. Tek başına insan daha özgür, daha başına buyruk hissediyor kendini..Daha heyecanlı ya da daha korkutucu olabiliyor bazı şeyler. Tek başına olunca, yeni yeni insanlar ile tanışıp yeni kültürlere ve yeni arkadaş gruplarına daha kolay entegre olabiliyorsunuz. Belki de yalnız olmaktan sıkıldığınız için, başka insanlarla sohbet etmeye ihtiyaç duyuyorsunuz J Benim yolculuklarımda tanıştığım, arkadaş olduğum,o an bulunduğumuz ülkede çok güzel vakit geçirdiğim arkadaşlarım oldu. Sonrasında ilişkilerimin devam ettiği, onların ülkelerine evlerine tatile gittiğim, onları İstanbul’a geldiği bende kaldığı oldu. Bunlar bence çok güzel şeyler. Turist arkadaşlarıma Türklerin nasıl insanlar olduğunu gösterip, ve hatta çoğu zaman Türkler hakkında yanlış bilinen şeyleri onlara öğretmek de gerekli ve önemli bir nokta olduğunu düşünüyorum.

Birçok ülke görmüş olmama rağmen , sadece coğrafya, doğa, tarih olarak değil, insanları, yaşam tarzı, yemekleri ve kültürüyle , iyisiyle kötüsüyle Türkiye’de yaşamaktan çok  mutluyum. Evet dediğim gibi, Türkiye’de daha görmem gereken daha çok yer var. Ama ben bu blogumda, yurt dışı yolculuklarım sırasında minik mavi defterime aldığım notlarımı bir araya getiriyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder